eyfel kulesi’nde hasat zamanı

Geçen günlerde bizim memleket Twitter’ında Paris’ten bir fotoğraf dolaştı. “Protestocu çiftçiler Paris’i Van Gogh tablosuna çevirdiler” denen bir fotoğraf.

Etkili bir fotoğraftı; binlerce beğeni aldı. Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde de epey paylaşıldı. Beğenildi. Özenildi. Bir küçük kusuru vardı fotoğrafın yalnız. Gerçek değildi. Yapay zekâ ile üretilmişti. Bizde de dışarıda da bu yapay dokunuşu fark edenler veya zaten o kokuyu en baştan alanlar, bunun gerçek olmadığını, ilgili post’ların, tweet’lerin altında belirttiler. ‘Sözde’ fotoğraf ilk defa Trillionaire Life isimli bir Instagram hesabında paylaşılmıştı. O hesap da sözkonusu fotoğrafı, infonly.ai isimli bir yapay zekâ hesabından almıştı. Şuradan öğrendiğimize göre Infonly.ai, yapay zekâ görsel üretme programı Midjourney vasıtasıyla bu tür fotoğraflar üreten ve bunu da açık açık söyleyen bir hesap…

Ama belli ki fark etmiyor artık. Bir görsel yalan olsa da yerinde duruyor. Millet eğlencesine bakıyor. Eh, bu çağda o kadar olacak, değil mi? Artık böyle.

İşin ilginci, Fransız hükümetine sorsan çiftçilerin şu eylemini bugüne dek yaptıklarına kıyasla bin defa tercih ederlerdi. Ülkenin Paris’e çıkan tüm otoyollarını tıkayan çiftçiler başta başkent Fransa’yı işlemez hale getirdi. Halen de devam ediyorlar.

Ama yaptıkları eylemlerden çok, yapay zekâ marifeti bir fotoğraf dünyayı dolaşıyor. Hayat.

traktörler beklerken

Fransa’da çiftçiler yürüyor. Almanya’da yürüyor. Geçen sene Hollanda’da yürümüşlerdi. Avrupa’nın çiftçileri kızgın. Yürüyorlar diyorum ama aslında çoğunlukla duruyorlar. Hayatı da durduruyorlar.

Ortak noktaları AB’de alınan kararların onları ezip geçmesi. Öfkeliler. Dikkate alınmadıklarını, kenara itildiklerini söylüyorlar. Söylüyorlar ne demek, bağırıyorlar…

Eylemlerin içeriği bir kenara, en çok da Avrupa tarafından temsil edilen modern dünyaya ilişkin bir meseleyi, ileride daha geniş yazmak üzere, buraya not düşmek isterim. Mesele şu: Hayatlarımız teknolojiyle iç içe geçtikçe, doğal ihtiyaçlarımız üzerine düşünmekten uzaklaşıyoruz. Sosyal medya, akıllı telefonlar vs ayaklarımızı toprağa bastığımız zamandan çalıyor; işin o kadarını idrak etmesine ettik ama dijital hayat ve çipler yeni dünyanın hava sahasını işgal ettikçe, belli ki toprakla ilgili, ekip biçmekle ilgili dertler de şehirlerin tüketim odaklı dünyasından pek duyulmuyor. Çiftçiler artık sadece bir yönetmelik, bir tüzük maddesi; daha fazlası değil. Tarlalar gibi, gübre gibi, mazot gibi.

Ama marketlerin rafları kendi kendine dolmuyor. Bürokratlar belki bilmiyor, beyaz yakalılar bilmiyor… Çiftçiler ise esas bunu biliyor.