Geçen hafta yurt çapında liseleri saran protestolarda benim mezun olduğum lisenin, İskenderun İstiklal Makzume Anadolu Lisesi’nin öğrencileri de vardı. Liselerdeki öğrenciler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın standardının ne olduğu bir türlü anlaşılamayan uygulaması kapsamında başka okullara atanan yüzlerce binlerce öğretmene, öğretmenlerine sahip çıktılar.
Ben bir öğretmen çocuğuyum. Annem de babam da öğretmen. Orta halli bir aileden geliyorum. Taşradan geliyorum. Her insanın hayatında onu değiştiren, başka bir insan haline gelmese de onun yolunu açan anlar vardır. Benim için o anlardan biri bence şehrimdeki Anadolu lisesine girmemdi.
Bunu çocukken İstanbul’da veya Ankara’da yaşayanların anlamasını beklemiyorum ama bizim hayattaki birinci amacımız televizyonlarda gördüğümüz, gazetelerde okuduğumuz İstanbul’a gelmekti. Sonrasına sonra bakacaktık. İstediğimiz oldu. Anadolu liseleri taşradaki bizleri büyük şehirlere götürdü.
Bu liseler Türkiye’nin en güzel projelerinden biridir. Doğrudan yatay ve dikey mobilite ürettiler. Anadolu liselerinin büyüsü, verdikleri nitelikli eğitimde değildir. Büyü, onların çocuklara birer hedef ve ortam vermesindedir. Bu liseler birbirlerine az çok benzeyen çocukları bir araya topladı ve onları daha da zenginleştiren bir ortam sundu. Çocuklar eğitimden çok birbirleriyle yükseldiler.
İyi öğretmenlerimiz vardı, ortalama öğretmenlerimiz de vardı. İyi öğrenciler ve ortalama öğrenciler de vardı. Ama bugün dönüp baktığımda şunu görüyorum: bütün arkadaşlarım toplumda bir yere geldi. Doktor, mühendis, avukat, akademisyen. İçlerinde zengin aileden geleni de var, benim gibi orta halliler de var. Sağcısı da solcusu da var. Ama istisnasız hepsi bugün toplum içinde aranan, bilinen insanlar…
Şunu da biliyorum: O okula gitmeseydik, içimizden bazıları yine bir yerlere gelirdi. Ama hepimiz gelemezdik. Bu rakam bu oran ciddi bir şekilde azalırdı.
Sonra ne oldu? Söylenecek çok şey var da tek cümle yeter: Eğitim sistemi yıllar içinde bu güzel projeyi ince ince budadı. Ama eğitim düşse de ortam düşmüyor, değişmiyor. O ortam, Anadolu liselerinin gizli vaadidir. O, bir çocuğa senin gibi başkaları da var, denmesidir. İşte o ortam sayesinde çocuklar okullarına da öğretmenlerine de sahip çıkıyor.
Daha güzeli, “senin gibi başkaları da var” cümlesi yurt sathına yayılıyor. Yayılsın.
Çünkü doğru bir cümle.
