Çetin Altan, ‘mesleksiz toplum’ derdi.
Nedir? Kendini onunla tanımlayabileceği bir mesleği, gerçek bir donanımı olmayan; hayatını bir yere kapılanmak arayışıyla, belli bir beceri seti ve çıraklık-ustalık süresi gerektirmeyen işlerle geçiren insanların Türkiye’de çoğunlukta olduğunu söylerdi.
İktidarın çok övündüğü bu ‘her ile üniversite’ hamlesi, belli ki ‘mesleksiz toplum’u daha da derinleştirdi. Öğretmen olarak yetiştirdiğin kişiyi öğretmen olarak atayamıyorsan, o kişi kendini o meslekle tanımlayamıyorsa, o üniversitenin bina inşasından başka ne katkısı olabilir.
Ben bu mesleksiz toplum bahsinde iktidar mensuplarının, karar vericilerin ne işlerle iştigal ettiğini de merak ederim. 2002 AKP’si ile 2025 AKP’si arasında acaba meslek farkı var mıdır? Bence meslek oranı düşmüştür. Çünkü iktidar mesleksizler için ciddi bir çekim alanı yaratıyor.
Şöyle soralım: İktidar siyasetçileri, siyasetçi olmasalar acaba kendilerini toplumda ne diye tanımlayabilirler? Ya da ayakta kalabilirler mi? Hayatlarını kaçı kazanabilir?
Muhalif siyasiler için de farklı değil, onların da meslek açısından çok tatmin edici bir noktada olduğunu sanmıyorum. Avukatlar belki biraz dışarıda ama siyaset onlar için inanılmaz iyi bir kartvizit…
Öyle bir mesleğin olacak ki, siyaset arasından sonra ona dönmek için can atacaksın. Ama mesleğin yoksa, mesleğin siyaset oluyor işte.
Onun da ceremesini halk çekiyor.
Türkiye’de ve dünyada bugün ne olduğunu tek bir cümleye indirecek olursak: Ne oluyorsa patronlar işçilerden daha iyi örgütleniyor diye oluyor.
Türkiye’de dünyadan daha da iyi örgütleniyor patronlar.
