kantosuz dünyanın kantocusu

Biz bu gazeteleri okur olarak niye okuyoruz, gazeteciler olarak niye yapıyoruz?

Türkiye’nin en “cins” insanlarından birinin ölümünü ilk sayfadan duyurmayacaksa, bir hatıra niyetine fotoğrafını basmayacaksa gazeteler neden var?

Nurhan Damcıoğlu da aramızdan ayrıldı. Evet, Türkiye’nin ilginç ve cins şahsiyetlerindendi. Sesi, dansı, yorumu, kahkahası kendine özgüydü. Kantosuz bir dünyada hâlâ kantocuydu. Hepimizin tanıdığı, bildiği, kültür hayatında, hayatımızda bir yere yerleştirdiği biriydi.

Biriydi. Hayatlarımızdan geçip giden biriydi.

Yeni kuşak bilmez, bilse belki benimser belki benimsemez ama kimse Damcıoğlu’nun değerini tartışmaz. Beri yandan, bugünün gazetecileri çoğunluk onu bilir, kolektif hafızada o da yer alır. Ölmüş olmasının değil sadece, bu hayatı burada böyle yaşamış olmasının da bir haber değeri vardır. Söylemeye gerek yok ya, ön sayfada bir fotoğrafçık olsun konulacak bir değerdir bu. Bir gazetenin temel işi herkesin yarın unutacağı haberler yapmak değil, ülkesinin hafızasını korumaktır.

Hakikaten bu da olmayacaksa, gazeteler neden var?

Leave a comment