kaleler bir bir düşerken

Dün Hollanda seçimlerindeki kararsız seçmenden bahsetmiştim. O seçmen nihayet kararını verdi. Hem de ne vermek… Neredeyse 20 yıldır iktidara gelmek için çabalayan, İslam ve göçmen karşıtı siyasetçi Geert Wilders’a Hollanda ölçeğinde ezici bir sandalye sayısı verdi. 150 sandalyeli parlamentonun (Tweede Kamer), 37 sandalyesi artık Wilders’in partisi PVV’nin. De Telegraaf gazetesi, “Hollanda sağa çekti” diye atmış manşeti. Zaten sağcı olan ülke, daha ne kadar sağa gidebilir? Gitti işte, durum bu.

Wilders’in tabanının, hatta Wilders’in kendisinin bile beklemediği büyüklükte bir zafer bu. Bunun yarattığı şok dalgasını Batı açısından ancak Trump’ın ABD’deki zaferi ile karşılaştırabiliriz. Wilders’e hayatı boyunca karşı çıkmış ama bir yandan da onun parlamenter sistemdeki bir diken olarak siyaset yapmasına alışmış seçmenler şimdi onun ülkeyi yöneteceği (tabii koalisyon kurabilirse) gerçeğiyle baş etmeye çalışıyorlar. Şaka değil, yıkıldılar. Özellikle ülkenin en önemli gazetesi Volkskrant’ın kapağına bakarsanız, yıkılma anını bire bir görebilirsiniz.

Yıkılan bir başka şey daha var. Aşırı sağın “duygularla” yaptığı siyasete karşı yıllardır direnen Hollanda’nın “rasyonel” kalesi. Batı’da birçok ülke, ekstrem siyasetçiler karşısında domino taşı gibi devrilirken, Hollanda, Wilders’i her zaman güvenli bir mesafede tutuyordu. Şimdi bu mesafe sıfırlandı. Dahası, Fransa ve Almanya’da siyasetçiler, Hollanda seçimlerinden çok ders çıkaracaktır. Wilders’in hamlelerine bakacaklar.

Çünkü artık kurallarını Wilders’in belirlediği bir oyun bu.

Leave a comment