facebook bir devlet olabilir mi ya da bir devlet yetmiş iki millet

Facebook, Avustralyalı kullanıcıların haber içeriklerine ulaşımını engelledi. Sebep, Avustralya hükümetinin Facebook ve Google’a karşı medya kuruluşlarını korumaya çalışması. Hükümet, “madem onların içeriği üzerinden iş görüyorsunuz, kazancınızı onlarla paylaşın” dedi. (Ki haklıydı ama bu başka bir konu). 

Facebook ise rest çekti. Avustralyalılar şimdi siteyi gönlünce kullanamıyor. 

Bu bir egemenlik meselesi. Facebook tıpkı bir devlet gibi sınırlarını kapatıyor. İstediğini alıyor içeriye, istemediğini sokmuyor. Pasaport soruyor. Bir parmak izi talep etmediği kaldı. 

Şaka değil, olaylar hızla belli bir yöne doğru akıyor. Facebook üzerinde üç milyara yakın hesap mevcut. Üç milyar! Dünya nüfusunun üçte birinden fazla. Kimin bu kadar vatandaşı var? 

Nereden baksan muazzam bir potansiyel. Facebook dünya tarihinde emsali görülmemiş bir datanın, bilginin üzerinde oturuyor. Nasıl kullanılabileceği kestirilemeyen bir güce sahip. Benzer ama daha sınırlı bir güçle iş gören (daha küçük bir devlet de diyebiliriz) Twitter, Trump’ın hesabını askıya almıştı. Facebook da aynı hamleye hazırlanıyor. Ancak devletlerin yaptığı türden diplomatik bir hamleye. 

Trump, bir nevi ‘persona non grata’ ilan ediliyor. Peki bunu nasıl yapacak Facebook? Şu sıralar tesis etmeye uğraştığı yepyeni bir kurulla. Dünyanın dört tarafından hatırı sayılır insanları içeren bu kurul yeni nesil bir Yüce Divan’dan başka bir şey değil. Kurul üyesi birkaç isim sayalım: Danimarka eski başbakanı Helle Thorning-Schmidt, Guardian’ın eski yayın yönetmeni Alan Rusbridger, Nobel Barış Ödüllü Yemenli aktivist ve gazeteci Tevekkül Karman ve daha birçok kalburüstü uzman, aktivist, siyasetçi, rol modeli… Belli aralıklarla buluşacaklar ve sadece Trump’ın azline değil üç milyar insanın nasıl yönetileceğine ya da yönlendirileceğine karar verecekler. 

Yavaş yavaş başka bir dünyaya geçiyoruz. Yeni ve eski aktörlerin yolları kesişiyor; birbirleriyle çelişiyor. İleride bir gün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na yeni koltuklar eklenirse şaşırır mıyız? 

*

İki Öneri:

Bir okuma önerisi: New Yorker, Facebook’un Yüce Divan’ının nedenini ve nasılını uzun uzun yazdı. (Bu posttaki Dalbert B. Vilarino imzalı illüstrasyon da söz konusu makaleden.)

Bir de dinleme önerisi: Güzel podcast Radiolab da Facebook’un Berlin’den Addis Ababa’ya dünyanın farklı şehirlerinde yaptığı içerik toplantılarında nelerin konuşulduğu, hangi kıtalarda hangi duyguların ve taleplerin öne çıktığını anlatıyor.  

Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s