Şanzelize’den önceki günler

“Bizim Aile” filminde Münir Özkul’un yani Yaşar Usta’nın zalim fabrikatör Saim Bey’e “Sen mi büyüksün ben mi büyüğüm” diye attığı tiradı severiz.

Türkan Şoray’lı Şener Şen’li “Sultan” filminde, Sultan’ın yani Türkan Şoray’ın, halkı evlerinden çıkarmak için zenginlerle işbirliği yapan muhtara “Ben burayı dişimle tırnağımla yaptım, kolaysa gel çıkar” demesini de severiz.

Ya gerçekte?

Şimdi İstanbul’un orta yerinde, bu ekonomik krizde, insanları evden çıkarmak için elektriği suyu kesmek nedir?

Riskli alan ilan edilmiş bir mahalle. Ama bir yandan da önceki belediye başkanı tarafından “Orasını Champs-Elysees yapacağız” denilmiş bir mahalle. Süreçten büyükşehir belediyesi nedense çıkarılmış. Beyoğlu Belediyesi götürüyor. Şehrin fena halde ortası.

Bugünlerin haberi bu. Mekanla, şehircilikle, imarla, afla, depremle, rızayla, rantla, halkla, iktidarla her şeyle ilgili… İşin her yönünü inceleyen haberler okuyabilecek miyiz bakalım?

***

Bugün işe en kapsamlı bakan gazete Evrensel.

sen neymişsin be wyoming!

İnanılır gibi değil, ABD eyaleti Wyoming’de her dört kişiden birinde silah var. Her dört kişiden biri. Red Kit’in Vahşi Batı zamanlarından beri hiçbir şey değişmemiş. Tamam, hiçliğin ortasında, tamam özsavunma şu bu ama silah da sahnede varsa patlıyor. Oransal olarak en çok silah kaynaklı ölümlerde de üçüncü sırada (Alttaki yatay istatistik; Hollandaca ama anlaşılıyor diye umuyorum).

Bu arada ABD’deki silah çılgınlığında Demokratların kazandığı eyaletlerde de ciddi silahlanma olduğunu görüyoruz. Acaba bunlar o bölgedeki Cumhuriyetçi seçmenler mi yoksa Demokratlar da bu konuda Cumhuriyetçilere yakın mı?

Son bir not: Hawaii hakikaten barış adasıymış. Yazık ki o da ABD’nin içinde.

Bu arada, şurası da Wyoming:

PS: Infografik Volkskrant Gazetesi’nden.

kuşların gökten düştüğü bir dünya

Yeni bir dünyanın fotoğrafı… Geleceğin dünyasının. İklim değişikliği göstere göstere geldi. Burası anormal sıcaklıkların üç aydır düşmediği Hindistan. 42-43 dereceyi geçen havalarda, evsizler köprü altlarında soluk almaya çalışıyor. O kadar sıcak ki kuşlar gökten düşüyor.

Gelecekten bir fragman gibi. Hindistan’da okullar erken kapanıyor artık. Mesai saatleri değişti. Hayatın akışı değişti. Rutin değişti. Ritm değişti.

Üstelik daha yaz gelmedi.

**

Fotoğraf: M. Swarup (AP)

amerika büyük bir şaka sevgili frank ama ona ne kadar gülebiliriz?

El Pais’in manşetinde bir fotoğraf. Amerikan Ulusal Silah Derneği yıllık olağan toplantısını gerçekleştirmiş. Houston, Texas’ta. 19 çocuk ve iki yetişkinin kurban gittiği silahlı saldırıdan hemen sonra. Dünyanın en güçlü derneklerinden biri bu Ulusal Silah Derneği. 5 milyon üyesi var. Bu yılın konuşmacılarının arasında da eski başkan Trump’a yer vermişler. “Kötü insanların silahla başkalarına zarar vermemesi için iyi insanların silahlanması gerek” diye yumurtlayıvermiş yine bu sersem siyasetçi. İnanılmaz bir açı.

Bir de içler acısı New York Times manşeti… Eli silahlı, legal kolluk gücünün, içeriden gelen telefon mesajlarına rağmen dakikalarca müdahale etmediğini belgeliyor. Beklemiş polis.

Çok zor bir dünya bu. Daha kolay olabilirdi. Ama onu zorlaştıranlar teveccüh görüyor.

***

PS: Başlık, Enis Batur’un kitabının ismi.

bir başbakan kendi telefonunun sahibi midir?

Güzel bir soru: Bir başbakanın telefonuna gelen mesajlar sahiden onun mudur?

Peki bu mesajları bir başkasına göndermek, arşivlemek veya silmek onun tasarrufunda mıdır? ABD’de bu soru Trump gelene dek sürekli tartışılırdı. Verilen cevap da hep aynıydı: Hayır o mesajlar onun değildir; arşivlemek ve silmek de onun tasarrufunda değildir. Bunlar devletindir.

Trump sırasında da tartışıldı elbette ama o yönetim kaosu sırasında bu sorular duyulmadı bile.

Şimdi Hollanda’da dördüncü defa kabine kuran başbakan Mark Rutte üzerinden bu tartışma Avrupa’ya da taşındı.

İlginç bir olay: Meğer Rutte’nin bir akıllı telefonu yokmuş ve eski bir Nokia kullanıyormuş. Telefonun hafızası da yetmediğinden çoğu mesajı siliyormuş. Hangilerini? Eh, kendi tasarrufundakileri. Bu işi Volkskrant gazetesi ortaya çıkarınca skandal da patladı. Siyasetçiler Rutte’ye güvenmediklerini ilan etti.

Netice: Rutte rakibi siyasetçilere resmen gönül koydu.

Bir de akıllı telefon almaya karar verdi.

Ama soru aynı: Bir başbakan kendi telefonun sahibi midir?

*

PS: Karikatür, Hajo’nun (NRC gazetesi). Nokia’nın şimdi tarih olmuş o meşhur yılanı.