halk aslına bakmaz

Ara ara burada yer veriyorum; Falih Rıfkı’dan güçlü bir pasaj daha. Bugün herkes iktidardan haklı olarak şikâyetçi ama bu iktidar gidince neler nasıl olacak? Yüz yıl önce yüz yıl sonra hayat da insan da aynı…

Boğaziçi’ne gidenler Beylerbeyi Sarayı önünden geçerken hangi odasında oldugunu bilmedikleri Sultan Hamid’in hayaletini ararlardı. Halk için ne olmuşsa, o başımızdan gittiği için olmuştu. Aslına bakarsanız devlet Hamid devrinde, dağılmak için bir vuruş yetecek kadar çökmüştür. Fakat halk aslına bakmaz, olmuş olana bakar.

İmparatorluğun Batış Yılları, Falih Rıfkı Atay

yeni türkiye yeni uzmanlık

Hafta sonu oynanan Trabzon-Beşiktaş maçından bir an. Kalecinin geri pası tutmasından doğan çiftvuruş Beşiktaş tarafından kullanılıyor ve bu sayede bir futbol maçında ilk defa (ve muhtemelen son defa) bu şekilde kurulan bir baraj görüyoruz. Maçın ardından eski hakemlerin yaptığı yorumlara göre bu bir kural hatası; çünkü böyle bir serbest vuruş, altı pasın kaleye paralel çizgisi üzerinden, yani gol atmak için epey avantajlı bir yerden kullanılmalıydı.

Futbol muhabbetiyle nefes tüketmek istemiyorum ama bu an normal bir an, hata da normal bir hata değil. Çünkü sadece Türkiye’de oynanan futbolun seviyesini değil, ülkenin içine düştüğü durumu da özetliyor.

Bu kuralı biz bilemeyebiliriz. Ama hakemler de bilmiyor mu? Hadi orta hakem bilmiyor, yan hakemler de mi bilmiyor? Dördüncü hakem? Peki işi zaten bu hataları engellemek olan ve eski hakemlerin söylediğine göre başucunda kurallar kitabı bulunan VAR hakemleri? Altı hakem…

Durum şu: Ya altı hakem de kuralı bilmiyor. Ya bazıları biliyor ama önemsemiyor. Ya yine bazıları biliyor ama diğerlerini uyarmıyor. Üçü de birbirinden sıkıcı.

Bir işin uzmanı olan insanların tümünün uzmanlığının gereğini yerine getirmediği bir an bu.

Uzmanlığın, liyakatin ayaklar altına alındığı, önemsenmediği, hakir görüldüğü Yeni Türkiye’de sıradan bir an…

hileler kitabı

Bugün iktidarını kaybetmemek için seçimlere girecek olan Macaristan Başbakanı Viktor Orban şöyle biri (NY Times’dan aktarıyorum): 

Koronavirüsün ilk dalgaları Avrupa’yı, bu arada Macaristan’ı da vurmaya başladığında, hükümet bir websitesi kurdu. Site, vatandaşlara pandemi hakkında sürekli güncelleme mailleri gönderiyordu. Testler nerede olacak, aşılar nerede yaptırılacak, virüs ne durumda?

Macaristan halkı pandemiyle muhasebesesini o site üzerinden tuttu. 

Aynı site kullanıcılarına yani neredeyse tüm Macar halkına, geçen ay şöyle bir iddia içeren bir mail gönderdi: Muhalefet ülkeyi Ukrayna’da bir savaşa sürüklüyor. 

Sağlık için kurulan, insanların canını korumak için başvurduğu siteden devlet imkânlarıyla gelen mail işte bu. Dümdüz usulsüzlük, dümdüz hile, dümdüz haksız rekabet… 

Seçim kaybetmemek için seçim kanunlarını yeniden yazan, yeniden yorumlayan, çarpıtan, kendine yontan veya yok sayan bir lider bugünkü seçimlere, daha bir dolu numarasının yanında işte böyle giriyor. 

Bizlerin de epey aşina olduğu hileler kitabına yeni sayfalar ekliyor. 

savaşta refahın lafı mı olur?

Moskova’da Zafer Günü (9 Mayıs) gösterisi. 2019’dan. Foto: S. Zhumatov

Savaşın sonucu üç aşağı beş yukarı belli oldu bile. Dünyanın hangi yöne gideceğini biliyoruz artık. Herkesin silahlanma bütçesi artıyor. On yıllardır ordu namına pek bir şeyi olmayan Almanya dahil… 

Nasıl olacak? Ne pahasına olacak? İşte yeni dünyanın işaretlerinden biri…

Der Spiegel’in Fransız askeri stratejist Pierre Servant ile yaptığı röportajdan bir kesit:

Spiegel: Fransa, askeri harcamaları emeklilik ödemeleri lehine budamıştı diyorsunuz. Bu, biz Avrupalıların güvenlik adına sosyal huzuru riske etmemiz gerektiği anlamına mı geliyor?

Servent: İyi silahlanmış ordu devleti ile kendini savunma gücünden yoksun bir refah devleti arasında bir orta yol hep vardır. Emeklilik yaşını yükseltmek bu bakımdan mantıksız değil ama on yıllardır Fransa’da kimse buna cesaret edemiyordu. Bir füze yüz binlerce euro tutuyor ve savaşta epey füzeye ihtiyacınız var.

gazetelerde askeri düzen

Avrupa gazeteleri yavaştan ton değiştiriyor. İki gün evvel İsviçre’deki nükleer sığınaklar hakkında kapsamlı bir yazıya denk gelmiştim. Bu da bizim Türkiye’de çok iyi bildiğimiz (bir ara Hürriyet gazetesi epey yapardı) askeri güç sayfası. Hollanda’nın burnundan kıl aldırmayan kalburüstü gazeteleri bu tasarıma geçtilerse dünya değişiyor demektir.